26 Ağustos 2015 00:38

Türkiye seçimlere nasıl gidiyor?

Türkiye seçimlere nasıl gidiyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı İsmet Yılmaz’la görüşerek “seçimlerin yenilenmesine” karar verdi. Bu gelişme herhalde kimse için sürpriz olmadı. Ve azımsanmayacak bir kesim de, cumhurbaşkanının yetkisi olsa, istediği sonuç çıkana kadar ülkeyi seçime götürmekten geri durmayacağı konusunda hemfikirdir.
Seçime dair yapılan değerlendirmeler çok anlaşılabilir nedenlerle, yeni bir seçimde 7 Haziran 2015 seçimlerinde ortaya çıkan sonuçların ne yönde değişeceğine odaklanıyor. Oysa bir o kadar önemli olan da, seçime nasıl bir ortamda gittiğimiz ve ondan sonraki sürecin de nasıl seyredeceği.
Devletin zirvesi, HDP’yi barajın altına çekebilmek için, onu çatışmaların ortasındaki bir parti olarak sunmak adına her şeyi yapıyor. 2009’da KCK operasyonları nasıl ki, Kürt siyasetini hırpalama ve güçten düşürmeyi hedeflediyse, bugün de benzer bir süreç HDP’yi yıpratmak üzere işletiliyor.
Ancak işler, bu politikayı yürütenler açısından eskisi kadar kolay gitmiyor. Neredeyse her asker cenazesinin, katılan bakanların yuhalandığı ve devletin zirvesinin protesto edildiği, ölümlerin sorgulandığı alanlara dönüşmesi bunu gösteriyor. Devletin zirvesi ve yönetenler, kartları yeniden kararak ülkeyi ciddi bir çatışma sürecinin içine sokarken, askerlerin rütbeli, üniformalı yakınları dahi buna isyan ediyor. Yarbay Mehmet Alkan’ın isyanı bunun ifadesiydi. Sosyal medyada Ak Troller’in kendisini itibarsızlaştırmak için ‘Yarbay Aleviymiş’ diyerek yürüttüğü kampanya da, yarbayın ailesinin “Sünni’yiz, ama Alevilere saygısızlık ediliyor” sözleriyle boşa düştü. Kaldı ki, Alevi olsaydı ne olacaktı ki?
Diğer yandan, burada sorun Yarbay’ın isyanının barış açısından bir beyan kabul edilip edilmeyeceği de değildir. Burada önemli olan, artık Kürt sorununda savaşa, baskıya dayalı ‘çözme’ yönteminin eskisi kadar kolay kabul ettirilemeyeceğidir. Sorgulanan budur.
Ülkenin gündeminde bunlar yaşanırken Diyarbakır’dan bu yaşananların nasıl görüldüğü de kuşkusuz bir o kadar önemli. Önceki gün İstanbul’dan gelen gazeteciler heyeti olarak yaptığımız görüşmede Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak’ın, dikkatimizi çektiği bir nokta bu açıdan çok önemliydi. Kışanak, seçimlere çatışmalı bir ortamda gidilmesi durumunda, bu seçimin kazananı kim olursa olsun Türkiye’yi bir kıyametin beklediği endişesini taşıdığını söyledi.
Evet, seçimlerde örneğin HDP daha güçlenip, AKP de gerilêrse, bu tablo değiştirilmek için çatışma süreci daha da mı derinleştirilecek?
Her gün yeni ölüm haberleri geliyor ve Türkiye şu anda, 7 Haziran’dan bu yana yaşanan karşılıklı ölümlerin sayısını bile sağlıklı bir biçimde biliyor mu?
Bu sürecin AKP ile ilgili yanının da, onun sınırlı anlaşılamayacak yanının da olduğu biliniyor. Genel olarak Türkiye egemen sınıfları, Türkiye’nin Suriye sınırındaki Kürtlerin denetimindeki bölgeleri kendisi için bir tehdit görerek ve sınıra duvarlar örerek, içeride de 1990’ları çağrıştıran uygulamalara dönerek ülkeyi nereye sürüklüyorlar? Defalarca iflas etmiş olan bu tasfiye eksenli yaklaşımın bugün başarılı olabileceğini gösteren bir neden var mı? Bilakis, Kürtler bugün kazanımları ve geldikleri nokta açısından bu türden politikalar karşısında daha diri ve örgütlü durumdalar.
Kuşkusuz bunun karşılığında yapılması gereken çözüm önerisi de,  Kürtler ile Türklerin bir olması halinde, Ortadoğu’da karşılarında kimsenin duramayacağı değildir.
Devletleri değil, halkları güçlendirecek bir çözüme ihtiyacımız var. Bu da, ancak Türkiye halklarının, demokrasi güçlerinin bu soruna güçlü bir biçimde müdahil olmasıyla mümkün olabilir. Bu konuda iyimser olmayı gerektiren nedenler var. Örneğin Barış Bloku bunlardan bir tanesidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa